DÖVİZLİ İŞLEMLERLE
İLGİLİ BAZI SORULAR VE CEVAPLARI
Değerli
bir meslek mensubu (SMMM) tarafından bize yöneltilmiş olan bir dizi soru
dikkatimizi çekmiştir.
Esasen
sadece bu meslek mensubunun değil Türkiye’nin tümünde, pek çok ilgilinin baş
ağrısı durumunda olan bu soruları ve vermeye çalıştığımız özet cevapları,
okuyucuların bilgisine sunmakta yarar görmüş bulunmaktayız.
Soru 1. Döviz olarak kesilen
faturalarda döviz kurunu belirtmek mecburi midir ?
Cevap 1. Hayır, böyle bir mecburiyet yoktur.
Hernekadar, Vergi Dünyası dergisinin Aralık 2001
sayısında yayınlanan bir muktezada özetle “Fatura
üzerindeki bedelin döviz cinsinden olması halinde, fatura üzerine o günkü döviz
alış kuru esas alınmak suretiyle Türk Lirası karşılığının yazılması, faturada
belirtilen meblağın faturanın düzenlendiği tarihten daha sonraki bir tarihte
ödenmesi halinde, ortaya çıkan kur farkı için de fatura düzenlenmesi
gerekmektedir” denilmiş ise de, yasal dayanağını göremediğimiz için bu
muktezaya katılamıyoruz.
Soru
2. Eğer mecburi değilse ve de faturada
belirtilmemişse, muhasebe kayıtlarına hangi döviz kuru üzerinden işlenecektir ?
Cevap 2. Taraflar, aralarında bir cari kur
belirlemişlerse, faturadaki döviz tutarı, bu carî kur üzerinden Türk Lirasına
çevrilerek kayda alınır. Taraflarca belirlenmiş bir kur (carî kur) yok ise,
TCMB döviz alış kuru esas alınır. KDV Kanunu’nun 26 ncı maddesi de bu yöndedir.
Soru
3. Taraflar kendi aralarında kur
belirleyerek ona uyabilirler mi? Eğer cevap evet ise, bunun bir sınırı var
mıdır? (mesela TCMB efektif alış kurunun altında ve efektif satış kurunun
üstünde olamaz gibi.)
Cevap 3. Yukarıda belirtildiği gibi, dövizli
işlemlerde mükelleflerin resmi kura uymaları mecburiyeti yoktur. Bu konudaki
detaylı görüşlerimiz Vergi Dünyası Dergisi’nin Haziran 2001 sayısında
yayınlanan “RESMİ KURA UYMAYAN KURLAR
ÜZERİNDEN BEDEL BELİRLENMESİ veya HESAP KAPATILMASI” başlıklı yazımızda
açıklanmıştır.
Özellikle 2001 yılı Şubat ayında meydana gelen anî
ve çok yüksek kur artışları sonucunda öteden beri dövizli işlemlerde resmi kura
itibar eden firmaların dahî, bu kuru kabul edememesi sonucunu doğurmuş yahut
resmi kurun kabul edilmeyeceği şeklindeki talep ve bildirimlerle
karşılaşılmıştır. Halen dövizli bir çok işlemde, dövizin TL. karşılığı resmi
kurun altındaki kurlarla belirlenmekte, kur fiksleme olarak isimlendirilen
uygulamalara rastlanmaktadır.
Sözleşme serbestisi uyarınca tarafların carî kuru
serbestçe belirleme hakları bulunmakla beraber, bu kurun uygulanması sonucu bulunan
TL. tutar, kabul edilemez ölçüde yüksek ise, düşük ise veya açık bir muvazaa
durumu var ise taraflardan birinin, diğerinin veya her ikisinin tarhiyata
uğraması muhtemeldir.
Soru
4. Yurtdışı taşımacılık işi ile ilgili
navlun faturasını -ithalatta-, TL. olarak kesebilir miyiz? Eğer cevap evet ise,
doğacak kur farklarını da fatura etmek zorunluluğumuz var mıdır ve TL. kesilen
bu faturada döviz karşılığını ve kuru belirtmek zorunluluğumuz var mıdır ?
Cevap 4. Bizim anlayışımıza göre kambiyo mevzuatındaki
serbestiler ve sözleşme serbestisi uyarınca herhangi bir mal veya hizmetin
faturasının TL. veya döviz olarak kesilmesi mümkündür.
Fatura TL. kesilmekle beraber, taraflar bu faturadan
doğan borca döviz gözüyle bakabilirler ve mutabık kaldıkları cari kur üzerinden
yahut resmî kura göre bu faturaları dövizli fatura gibi kayıtlarına
alabilirler. (Böyle bir durumda işlem dövizli veya dövize endeksli yapılmış
gibidir. Dövize itibar edilen durumlarda faturanın da dövizli kesilmesi
karışıklıkların önlenmesi bakımından isabetli olur.) Bu nedenle doğacak kur
farklarının faturalamaya veya KDV ye tabi olup olmadıkları tartışmaya açık
olup, işlemin doğrudan dövizi mi hedef aldığı, yoksa dövize endekslenmiş bir
işlem mi olduğu neticeyi etkileyebilmektedir.
Dövizli işlem, dövize endeksli işlem ayırımı ve
bunların faturalamaya ve KDV ye tabi olma durumu hakkındaki detaylı
görüşlerimiz Yaklaşım Dergisinin Nisan 2001 sayısındaki “KUR FARKLARININ KDV KARŞISINDAKİ DURUMU” başlıklı yazımızda yer
almıştır. Aynı konuyu farklı açılardan ve farklı bir anlatımla ele alan bir
yazımız da Mükellefin Dergisi’ne gönderilmiş olup, Şubat 2002 veya daha sonraki
bir ayda yayınlanacaktır.
Soru
5. Faturayı döviz olarak kestiysek ve
de karşılığını TL. olarak tahsil ettiysek, tahsil tarihi ile fatura tarihi
arasında geçen sureyi gözetmeksizin, TL. tahsilatımızı fatura kuru üzerinden
muhasebe kayıtlarına aktarabilir miyiz ?
Cevap 5. Faturanın döviz olarak kesilmesi halinde
tahsilatın da o döviz cinsi ile yapılması mecburiyeti yoktur. Tahsilat TL.
olarak veya başka bir döviz cinsi ile de yapılabilir.
Faturanın düzenlenişi esnasında resmi kur dışında
bir kura (cari kur) itibar edilebileceği gibi kurun fatura kesiminde
sabitlenmesi (cari veya resmi kurdan TL. na çevrilerek dondurulması) da mümkündür.
Keza dövizli faturadan doğan borcun kapanmasında da tarafların kur belirleme
hakları vardır. Mesela döviz üzerinden kesilip resmi kur üzerinden kayda alınan
fatura daha sonra resmi kura uymayan bir kura göre ödenen TL. ile kapanmış
sayılabilir. Kur farkı da buna göre belirlenebilir. (3 no.lu cevapta bahsi
geçen yazımıza bakınız.)
Soru
6. Tahsilat sırasında doğan kur
farklarını 601 Yurtdışı Satışlar hesabına mı almak zorundayız. Bu tür kur
farklarını, KDV beyannamesinde 7 nolu satırda göstermek zorunda mıyız ?
Cevap 6. Yurt dışına yapılan mal veya hizmet satışları
ile ilgili olarak ortaya çıkan lehte veya aleyhteki kur farkları, yıl sonuna
kadar 601 no.lu YURTDIŞI SATIŞLAR hesabında izlenir. Yıl kapandıktan sonra
ortaya çıkmaya devam eden kur farkları ise, 646 no.lu KAMBİYO KARLARI veya 656
no.lu KAMBİYO ZARARLARI hesabında gösterilir.
Bu kur farklarının KDV beyannamesinde gösterilmesi
söz konusu değildir. Çünkü kur farkları bir mal teslimi veya hizmet ifası
sonucunda ortaya çıkan bedel niteliği taşımadığı için, KDV nin konusuna
girmemektedir. Maliye İdaresi’de ihracat dahil olmak üzere döviz ile yapılması
mutad işlemlerle ilgili kur farklarının KDV kapsamında bulunmadığı görüşünü
benimsemektedir. KDV nin kapsamına girmeyen unsurlar KDV beyannamesine de
girmez.
Soru
7. Satış iskontolarını, fatura
kesildikten sonra işleyebilir miyiz? Eğer cevap evet ise, kur farklarını satış
iskontolarına almaya nasıl bir engel vardır?
Cevap 7. Satış iskontoları normal olarak, satış
esnasında yapılır ve satış faturasında gösterilir. Sonradan yapılan iskontolar,
iskonto olmaktan ziyade, ciro primi, fiyat farkı, nefaset farkı, reklamasyon
gibi nedenlere dayanır ve ayrıca belgelenerek kayda alınır. Kur farkları ile bu
gibi sonradan yapılan iskontolar tamamen farklı mahiyette işlemlerdir. Ancak
duruma göre her ikisinin de aynı hesapta izlenmesi söz konusu olabilir.
Soru
8. Bankadaki döviz hesabımıza,
yurtdışı müşterimizden gelen döviz miktarını muhasebe kayıtlarına hangi kur
üzerinden aktarmamız gerekir ?
Cevap 8. Yurt dışı müşteri ve satıcılarla ile yapılan
işlemlerde cari kur belirleme işlemlerine uygulamada rastlanmamaktadır. Bu
nedenle yurt dışına kesilen veya yurt dışından gelen faturalarda, yurt dışına
yapılan ödemelerde ve yurt dışından gelen ödemelerde genellikle TCMB döviz alış
kuru kullanılmaktadır.
Soru
9. Yurtdışındaki bana borçlu olan
şahıs, borcunu, benden alacaklı olan yurtdışındaki başka bir şahsa ödediğinde
bu mahsubu hangi kur üzerinden muhasebeleştirmem gerekir ?
Cevap 9. 8 inci soru için verdimiz cevap bu soru için
de geçerlidir.
Soru 10. Bankadaki döviz
hesabıma yurtdışından gelen dövizi, o dövizi bozdurduğum tarihteki bankanın
uyguladığı kurdan hesaba kaydetmem mümkün müdür ? (eğer döviz mesela 5 gün
hesapta kaldıysa ilgili kaydı 5 gün sonraki bozdurma kurundan yapabilir miyim?)
Cevap 10.Döviz bozdurma
işlemlerinde işlemin TL. karşılığı fiilen ele geçen TL. tutarına göre
belirlenir. Ancak ele geçen tutar dövizi bozdurana ödetilmiş olan binde bir
nisbetindeki BSMV düşülmeden önceki rakamdır. BSMV ise, ele geçen paradan
düşülerek gider kaydedilir.
ÖRNEK :
Yurt dışından döviz gelmiş ve bir süre hesapta
kaldıktan sonra bozdurulmuşsa, doğru kayıt şekli önce dövizin TCMB döviz alış
kuru üzerinden kaydedilmesi bozdurulduğunda da ele geçen TL. tutarına göre
kayıt düşülmesidir.
Ancak 5 günlük gibi kısa bir süre aynı geçici vergi
dönemi içinde ise, pratik olarak doğrudan bozdurma sonucu ele geçen TL. tutarın
kayda alınmasında mahzur göremiyoruz.
Soru
11. Tüm borç ve alacaklarımıza dönem
sonlarında değerleme yapmak mecburiyetimizden haberdarım. Eğer benden önceki
dönemlerde bu değerlemeler yapılmadı ise, alıcılar hesabındaki bu seneye ait
açılış bakiyelerini, 31/12/.... tarihli merkez bankası değerleme kuruna
bölerek, çıkan rakamı döviz üzerinden alacağımız şeklinde kabul ederek, bu sene
ki işlemleri gerektiği şekilde yaparsam, sorumluluk sahibi olur muyum ? Ya da
nasıl bir yol izlemeliyim ki, bu sene ki kurumlar vergisi beyannamesini
imzaladıktan sonra, önceki dönemlerden sorumlu olmayayım ? Açılış bakiyesi
olarak neyi baz almalıyım ?
Cevap 11. Kur değerlemeleri
ihmal edilmiş dövizli alacak ve borçlara, dönem sonunda TCMB döviz alış kuru
üzerinden TL. karşılığı üzerinden itibar edilmesi mümkündür ve doğrusu da
budur.
Ancak geçmiş dönemlerde kur
hesaplamalarının ihmal edilmesi, ortaya çıkacak kur farkının, geçmiş dönemlere
ait kur farklarını da ihtiva etmesi sonucunu doğuracağı açıktır. Söz konusu kur
farkının geçmiş dönemlere ait olan kısmı, vergisel açıdan geçmiş dönem
gideridir veya geliridir.
Geçmiş dönemlere ait olduğu halde kur değerlemesinin
ihmali sonucu kayıt ve beyan dışı kalmış unsurlar, düzeltme beyannamesi
verilmek suretiyle düzeltilebilir. Ancak yapılacak düzeltme ek vergi
doğuruyorsa bu vergi eksikliğinin pişmanlık (VUK Md. 371) yoluyla işleme tabi
tutulacağını, Hazine aleyhine bir düzeltme söz konusu ise bu düzeltme talebinin
incelemeye sevk edileceğini hatırlatmak isteriz.
Düzeltme beyannamesi verilmeyip
cari döneme gider kaydı tercih edildiği takdirde, söz konusu giderler kanunen kabul
edilmeyen gider (KKEG) olarak dikkate alınır.
Soru
12. Dövizli işlemlerin, döviz miktarı
olarak karşılıklarını nazım hesaplarda izleme mecburiyeti var mıdır ?
Cevap 12. Hiçbir işlem için
nazım hesap açma mecburiyeti yoktur. Ancak dövizli işlemler yasal defterlere
TL. olarak yansıdığı için dövizli alacak ve borçlarda, bunların döviz cinsinden
miktarlarının izlenmesi için nazım hesap kullanılması isabetli bir yoldur. Bu
konuda kolaylık sağlanması bakımından, dövizli işlemlerde otomasyon sağlamış
olan muhasebe programları tercih edilmelidir.
Soru
13. Yurtdışında sürekli olarak bana
borçlu olan kişinin bana olan borcu oldukça yüksek miktarlarda ise ve hala
çalışmamız devam etmekte ise bunun örtülü kazanç konusu ile bir bağlantısı
olduğu sonucuna varılabilir mi ?
Cevap 13. Bir kurumlar
vergisi mükellefi yasal açıdan kabul edilebilir gerekçe ve izahı olmaksızın,
alacaklı pozisyonda bulunur ve bu alacak tatminkar bir faiz getirisi sağlamazsa
KVK nun 17 nci maddesi hükmü, bu hükümle ilgili mevzuat ve içtihat uyarınca
örtülü kazanç iddia ve uygulaması ile karşılaşabilir veya finansman
giderlerinin bir kısmı reddedilebilir. (Bu konuda “KURUMLAR VERGİSİ” isimli kitabımızın 3 üncü baskısındaki 17 nci
madde ile ilgili bölüme bakınız.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder